Kilo Vermek Kadınlarda Adet Düzensizliği Yapar Mı?

Kilo alıp vermek adet düzensizliklerine neden olabileceği gibi, aynı zamanda düzensiz olan adet döneminizi düzenlemeye de yardımcı olabilir.
Adet döngünüz, yumurtalıklarınız ve beyniniz arasındaki karmaşık etkileşimin bir sonucudur. Hormon seviyelerinizdeki koordine değişiklikler ovulasyona (yumurtlama) neden olur ve ovulasyon gününüzde hamile kalmazsanız, artan hormonal değişiklikler adet döneminize neden olur. Bu etkileşime müdahale eden herhangi bir şey vücudunuzun ovulasyonunu durdurabilir. Bir ovulasyonu atlarsanız adet döneminizi atlamış olursunuz.
Kilonuzda önemli bir dalgalanma olduğunda başlangıç kilonuza bağlı olarak adet döneminizde değişiklik olur. Örneğin normal bir kiloda iken kilo almak veya vermek, adetinizin atlamasına neden olabilir. Kilolu ya da obez iken adet olmuyorsanız, kilo almanız ya da kilo vermeniz, normal adet periyodunuzun yeniden başlamasını sağlayacaktır.
Normal Kilodayken Kilo Almanın Adet Üzerindeki Etkileri
Eğer normal bir vücut kitle indeksi (VKİ) aralığınız varsa ve kilo alırsanız, adet periyodunuzu atlamanız mümkündür. Adet düzensizlikleriniz ne kadar sürede kaç kilo aldığınıza bağlı olarak değişir. Örneği kısa sürede çok kilo aldıysanız bu gecikme ve düzensizlikler artabilir. Çünkü vücudunuzun yağ depolarının (adipoz doku) artması yumurtlamayı durdurabilecek bir hormonal dengesizliğe yol açar.
Vücut kitle indeksiniz (VKİ) ne kadar büyükse (tipik olarak 35’in üzeri obezite aralığındadır), adet gecikmenizin uzama olasılığı da o kadar artar. Obezitede en sık görülen durum sekonder amenore yani adet görememedir. Düzensiz kanama veya anormal kanamalarınız da olabilir. Genellikle çok kilolu olduğunuzda bu düzensiz kanamalar çok yoğun olabilir.
Çok Zayıfken Kilo Almanın Adet Üzerindeki Etkileri

Eğer çok zayıf iseniz muhtemelen adet görmüyor olabilirsiniz. Düşük vücut kitle indeksinin arkasında yatan neden tipik olarak kalori kısıtlaması, aşırı egzersiz veya bir hastalıktır. Bunlar vücudunuzdaki ovulasyonu engelleyen hormonal değişikliklere neden olan stres faktörleridir. Bu ayrıca kemik sağlığını kötü etkileyen çok düşük östrojen seviyesine de neden olur. Kilo aldığınızda vücudunuzdaki stresi azaltırsınız. Bu, vücudunuzun tekrar yumurtlamasına izin verir ve sonuç olarak, adet görmeye başlarsınız. Ayrıca vücudunuzun östrojen üretimi yeniden başlar ve kemiklerinizi korur.
Normal Kilodayken Kilo Vermenin Adet Üzerindeki Etkileri
Normal kilodayken aşırı ve hızlı kilo verdiğinizde adet gecikmesi veya adet görememe söz konusudur. Tipik olarak hızlı kilo kaybına neden olan kalori kısıtlaması ve yorucu egzersiz, vücutta hormon seviyelerini değiştiren ve yumurtlamayı engelleyen ve adet döneminizi atlamanıza neden olan bir stres tepkisi yaratır. Yukarıda belirtildiği gibi bu, vücudunuzda özellikle kemik sağlığınıza zararlı bir östrojen seviyesi düşüşü ile sonuçlanır.
Aşırı Kilo Veya Obezite Sonrası Kilo Vermenin Adet Üzerindeki Etkileri

Eğer aşırı kiloluysanız, özellikle vücut kitle indeksi 35’in üstünde ise, düzenli olarak adet görmemeniz olağandır. Artmış yağ kitlesi veya yağ dokusu, yumurtlama ve atlanan adet dönemleriyle ilgili sorunlardan kısmen sorumlu olan ekstra östrojen üretir. Obezite ile ilişkili aşırı östrojen, meme ve rahim kanseri riskini artırabilir.
Bu durumda kilo vermek, düzenli adet görmenizi sağlayabilir ve yüksek östrojen seviyenizi normal değerlere çeker.
Düzenli adet görmek vücudunuzdaki hormon dengesinin iyi bir göstergesidir. Çok zayıf veya aşırı kilolu olmak, dönemlerinizi ve zamanınızı durduran hormonal dengesizliklerle sonuçlanır ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Sağlıklı bir vücut kitle indeksine sahip olmak için ya kilo alarak ya da kilo vererek hormonal dengesizlikleri düzeltebilirsiniz. Bu da yumurtlama ve adet dönemlerinizin yeniden başlayacağı anlamına gelir.
İdeal vücut ağırlığınızı veya vücut kitle indeksinizi normal aralıkta (18.5-24.9) tutmak, sağlığınızı korumak ve adet düzensizliklerini önlemek için en önemli adımlardan biridir.
Diyette Adet Kesilmesi
• Yüksek lifli diyet
Lif sağlıklı bir diyet için gereklidir ve normal bağırsak hareketleri, daha düşük kolesterol seviyeleri ve kan şekeri seviyelerinin kontrol edilmesine yardımcı olmak gibi sağlığa çeşitli faydalar sağlar. Bununla birlikte çalışmalar, östrojen seviyelerindeki düşüş ile meyve, sebze ve tahıllarda bulunan lif arasında bağlantı olduğunu göstermiştir. 18 ve 44 yaşları arasında 250 kadından toplanan verileri analiz eden, 2009 yılında yapılan bir çalışma, yüksek lifli diyetlerin adet döngüsünün en önemli faktörlerinden biri olan östrojen hormonunun konsantrasyonlarının azalmasıyla ilişkili olduğunu bulmuştur. Buna göre sürekli yüksek lif alımına bağlı olarak daha az sıklıkta ovülasyon riski 10 kat daha yüksektir.
Görünüşe göre lifli diyetler, kolonda östrojen emiliminin azalmasına yol açan dışkıdaki beta-glukoronidaz aktivitesinin azalmasına neden olmaktadır. Başka bir çalışmada ise, lifin bağırsaktaki östrojene bağlandığı ve vücudun dışkılaması için gereken süreyi hızlandırdığı saptanmıştır.
Bununla birlikte çok yüksek östrojen seviyelerine sahip olmak da düzensiz veya başka şekilde anormal adet dönemlerine neden olabilir. Bu durumda da östrojen seviyesinin düşmesine yardımcı olarak hormon seviyelerini dengelemek için lif alımını arttırmak gerekebilir.
• Çok Düşük Yağlı Diyet
Çok düşük yağlı diyet de adet döneminizin atlamasına neden olabilir. Hormonların dengelenmesinde uygun miktarda yağ tüketilmesi gereklidir. Bir çalışma, yağlı balıklarda ve bazı kuruyemişlerde ve tohumlarda bulunabilen bir tür yağ ve temel besin maddesi olan omega-3 yağ asitlerinin eksikliğinin düzensiz adet dönemlerine katkıda bulunabileceğini göstermiştir.
Araştırmacılar, diyetlerinde omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri olmayan kişilerin ruh hali değişimlerine ve depresyona daha eğilimli olduğunu bulmuşlardır. Adet düzensizliklerinin birden fazla olması stresle bağlantılıdır – stres hormonu olan kortizol düzeylerindeki artış, beyin döngüsünü düzenleyen hipotalamusa, östrojen ve progesteron üreme hormonlarını bırakmayı durdurma sinyali gönderir.
Buna ek olarak, aşırı diyet kısıtlamalarının doğurganlık yıllarında üç veya daha fazla ay boyunca adet kanamasının görülmemesiyle ortaya çıkan sekonder amenore yani adet görmemeye katkıda bulunabileceği görülmüştür. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde sekonder amenore anoreksinin en önemli klinik belirtilerinden biridir.
Bir adet döngüsünün zaman zaman normalden daha kısa veya daha uzun olması anormal olmamakla birlikte, atipik döngüler ciddi bir sağlık sorununa işaret edebilir. Ancak bu sadece diyetinizde değişiklik yapmanız anlamına da gelebilir.
Spor Yapmanın Adet Üzerindeki Etkisi
Sık egzersiz yapmak adet döneminizle çok az ilgili görünebilir, ancak bu iki olay yakından bağlantılıdır. Adet dönemi, vücudunuzun çoklu hormonları üretmesi ve düzenlemesi ile kontrol edilen biyolojik bir süreçtir. Egzersiz yapmak farklı şekillerde, vücudunuzun hormon seviyesini ve adet döngüsünü etkileyebilecek fiziksel taleplerde bulunur.
Ilımlı fiziksel aktivite, kadınların yaklaşık yüzde 50’sinde meydana gelen adet döneminin çeşitli şiddetli yan etkilerini – rahim krampları, kusma, bulantı ve bel ağrısı dahil – düzeltebilir. Bu adet dönemi belirtileri, rahminize giden kan akışını sınırlandıran ve ağrılı uterus kasılmalarına neden olan hormonlar salgılandığında gelişir. Egzersiz yaptığınızda vücudunuz rahime giden kan akışını artırır ve bazı kadınlarda bu durum, ağrıya neden olan prostaglandinlerin etkilerini hafifletebilecek mutluluk hormonu olarak bilinen endorfinin artışına neden olur.
Diğer yandan yoğun fiziksel aktivite ile azalan kalori alımı, adet görememeye neden olabilir. Sekonder amenore, en sık kadın mesafe koşucularında ortaya çıkar, fakat aynı zamanda bale, jimnastik ve artistik patinaj gibi diğer sporları yapan kadınlarda da gelişebilir. Sekonder amenore geliştiren kadınlarda devam eden enerji açığı, sonunda hipotalamus yani beynin kontrol merkezinin yumurtalık fonksiyonunu düzenleyen hormonların salınımını bastırmasına neden olur.
Sekonder Amenore (Adet Görememe) Belirtileri
Sekonder amenore’un başlıca belirtisi üç veya daha fazla ay boyunca adet görememedir. Bazı kadınlar ayrıca süte benzer meme başı akıntısı, baş ağrısı, görme bozuklukları, yüz ve vücutta kıllanma gibi belirtiler yaşayabilir.
Sekonder Amenore (Adet Görememe) Tedavisi
Sekonder amenore, vücudunuzdaki azalmış östrojen düzeylerinden kaynaklanan kemiklerinizdeki kalsiyum kaybına neden olabilir. Zamanla bu, kemik-kütle kaybı ve osteoporoz veya kırık kemiklerin gelişimine katkıda bulunabilir.
Tiroid veya hipofiz bezini düzeltmek için doğum kontrol hapları ve ilaçlar şeklinde bir hormon tedavisi uygulanabilir. Tıbbi tedavilere ek olarak, doktorunuz kalori alımında artış ve fiziksel aktivitede azalma gibi yaşam tarzı aktivitelerinde değişiklik önerebilir.